Kayıtlar

Mart, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Biraz İçsel..

Yalnızlık, yalnızlık değil, Belki de anlaşılmama duygusu. Kimse “Gerçekten nasıl hissediyorsun?” demiyor. Hep bir maskeyle, hep bir yüzeyle karşılaşıyorlar. Biliyor musun, bazen sadece bir cümle, bir küçük davranış, Beni o kadar derinden etkiliyor ki… Bunu kimse anlamıyor, ben de kimseye anlatamıyorum. Gözlerimde bir şeyler belli oluyor ama kimse okumuyor. Ve sonunda… Sonunda hep kendimle kalıyorum. Belki de en büyük acı, insanlarla konuşurken yalnız kalmak. Bunu anlatmaya çalışıyorum, ama duyan yok. Herkes kendi derdine dalmışken, ben hala aynı sorulara takılı kalıyorum.
Nereden geldim, nereye giderim.. Sormam, çünkü bu yol bir kuşun kanadında uçar...
Gözlerim, içimdeki denizi anlatmaya çalışırken,karşımdaki sadece dalgaları görüyordu.. Olsun.. Yinede sorun değildi.. Hiç olmadı..

İthaf..🌓

Seninle konuşmak bile bazen dünyayı unutturuyor. Ama bu, sadece kelimelerle değil, bir şekilde varlığınla oluyor. Bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum ama… sanki her şey biraz daha kolay, biraz daha doğruymuş gibi hissediyorum...
Bu çağın dilsiz zamanında, ben suskun bir dönemim..
İyi insanlara ihtiyacım var. Ama görüyorum ki, biraz rahatsız ettim sizi. Bu üzüyor beni işte...
Az sevmek nedir bilmiyorum ben.. Seven hep çok sevmez mi Sevmesi gerekmez mi..?
Bir zamanlar huzuru dışarıda arardım; bir yerlerde, bir insanla, bir şeyle. Ama şimdi anlıyorum ki, huzur dışarıda değil. Bazen gözlerimi kapatıp, derin bir nefes aldığımda, içimde var olan her şeyin birbirine bağlandığını hissediyorum. O zaman anlıyorum, bu huzur benim içimde, hep oradaymış, sadece biraz susmayı beklemiş. Kendimle, içimdeki gerçek benle buluşmayı beklemiş.

İçten Gelen, Gönülden Süzen...

Günümüzün ser'î dünyasında ruhum ferîde ve bîzar. Her şeyin vüs'at bulduğu bu devirde ben, her geçen gün zamanın mehârîfi içinde kaybolan bir yâre sahip olmaktan mahrum kalıyorum. O eski zamanların sükûn içinde fesahat eden insanları, bakışlarla konuşan gönül dostlarını hayal ediyorum. Şimdi ise her şey sür’atle akıp giderken ben, bir çığlık gibi yürekten bir kelâm arıyorum. O eski zamanlarda nefhât bile daha sâkin eserdi; her şeyin bir derinlik, evveliyat ve mana,hikmet taşıdığı günlerdi. Gözler, gönüller, ruhlar birbirini anlar; kelimelerle değil, bakışlarla konuşulurdu. Fakat bu zamanın müşkülleri arasında kalmış bir ruh olarak, ben eski zamanların huzurunu yine yâre arıyorum. Her şeyin zühûrî bir tatmin aradığı bu dönemde, kalbim hala eski zamanların nefhâtına hasret. Bir bakışla başlayan bütün duygular şimdi kaybolmuş; bir gülümsediğinde yaşanan mevsimler artık geride kalmış gibi. Bu dünyada, her şeyin her işin hemen olmasına alışmışken, ben, lütfî düşünen, gönlünü arındır...
Ben sevgiye beş yaşındaki çocuğun masumiyetiyle bakıyorum..Ama içinde bulunduğumuz zaman diliminde buna yer yok sanırım..
Sanki her şey, her düşünce bir kenara çekiliyor da, içimde derin bir sessizlik hüküm sürüyor.

Göğsümden Gökyüzüne...🤍

Resim
Ey aşkın en yücesi, sen olmasan ne yapardım..Kim anlardı sükutumdan.. Kalbim kırılgan, ruhum yorgun…  Ya Rab, bu ne haldir böyle..? Kime nazlansın bu nazlı kulun.. Kalbinin en ufak şeye ağrıdını, zarifçe seni incitmeden nasıl dile getirsin... Ey yüceler yücesi.. Biriciğim..🤍 Sarıp sarmala beni.. En ince nağmesine kadar hatırat-ı kalbimi işiten kudretine sığınırım.. Sonsuz merhametinle kuşanmış bu dünyada, sensiz ben kimim, neyim..?       
İçimdeki karanlığı sevdiğimde, o zaman ışık daha parlak oluyor. O zaman ‘kaybolmuş’ hissetmiyorum. Bütünlük bir kaybolma hali değil, bir kabul… Her yanılgı da aslında bir öğreti. Her huzursuzluk da bir fırsat. Kendimle buluştuğumda, her şey yerli yerine oturuyor...

Biraz İçsel..

Dışarıdan bakıldığında her şey normalmiş gibi, insanlar her zamanki gibi hayatlarına devam ederken, içimdeki boşluk büyüyor. Hangi düşünceye takılsam, o daha da derinleşiyor. Yorgunluğum sadece fiziksel değil; ruhum yorgun, kalbim yorgun. Bazen bir gülümseme atsam da, içimden geçen tek şey "bu maske düşecek" oluyor. Ve ben o maskenin arkasında, kim olduğumu unutmuş gibiyim. Bir zamanlar çok net olan "ben" kimliğim, şimdi bulanık, belirsiz bir siluete dönüşmüş...
Gece, herşeyin rengini alıp gider, derdiyle baş başa kalır insan.. Zaman bilinenin ötesinde farklı akar, mekan alabildiğine genişler..

🍉

Bir çocuğun sıkılmış yumruğu kadar küçüldüğünde göğün lambası.. Tepelerin ardında kaybolurken günün ağırlığı, dünyanın ücrasında, sessizliği kuşanmış bir haykırış duyulur...Hala bir yerlerde, uykusunda vurulan çocuklara ninniler söyler anneler..Hala bir yerlerde hatırlayabildiği tek şeyi, annesinin kokusunu arar çocuklar.Rakamların söylemediği, istatistiklerin bilmediği, raporların çarpıttığı gerçekler, günü geldiğinde dillenir, çok uzaklarda bir kalbi, hikâyesine şahit kılar.. Artık senindir bu tarifsiz hüzün, senin parçandır sızlayan, aslında hep içindedir uzaklar... Uçuşup duran zihinlerin,hayretle bakanların buluştuğu yerde, ikindi vakitlerinin son demlerinde, fâni hayatın sızısı hissedilir.. Kim bilir.. Hesabın sorulacağı gün çok uzakda değildir..

Şiirimsi...

Gün doğar, içimde bir hüzün var, Kıvılcımlar düşer kalbime, her an bir sitem. Ey ruh, ne zaman huzura erer? Her sabah yeni bir devran, yüreğime bir kırgınlık. Zamanın yavaşça akışı, bir nehirdir ruhumda, Gözlerimde bir nisan yağmuru gizlidir. Bazen gönlümde saklı bir heves, Bazen ise yüreğimde bir çığlık, derin ve sessiz...🍁
Kalmanın da gitmenin de zor olduğu topraklarda,kalanlarda gidenlerde içlerinde bir sızı taşır...

🌙

Ne yaşadığı dünyanın karanlıkları ne de dünyevi ihtirasların çalkantıları onları sarhoş edebilir. Onlar, ruhları arı, gönülleri berrak, yürekleri nurlu olanlardır.Onlar, ruhları kirlenmemiş, vicdanları şaşmamış insanlardır...
Bir zaman varmış, kokuya bürünürmüş her sabah, Gülzârlar açar, kuşlar aheste aheste uçarmış. Bir rüzgar uğuldayarak, hatıraları sararmış. Bütün her şey, bir yudum huzurdan ibaretmiş. Gönüllerdeki her çiçek, solgun ama umutla açarmış. Ve her bakış, bir anlam taşırmış. Her bir hatıra bir hüzün, ama bir o kadar tatlıymış.
Bir şey aranıyorsa vardır. Önemli olan ne aradığını bilmekte...
Dünyaları verseler elimin tersiyle iter, ailemle birlikte huzurla vakit geçirebiliyor oluşumun ne kadar büyük bir nimet ve şükür sebebi olduğunu anlatırdım size.. Hiç bir şeyle kıyaslanamaz ferahlığını anlatırdım...
Bazen dünyadan kaçmak istiyorum.. O kalabalıklar, sesler, yorucu telaşlar...
Nasip etmediğin de nasiptir.. İdrak edemiyor oluşumuzu sitem görme Ya Rabbim..🌼
Feryad etme, her acı bir nehrin başlangıcıdır,” derdi eski dostum. Peki, bu nehrin nereye akacağını kim bilebilir?...
Sevdiklerimizle geçen her an, bir bahar rüzgarı gibi içimizi sarar.. Bir dokunuş, bir kelime, zamanın ötesine uzanır, en derin yaralarımızı iyileştirir.. Ve huzur, çınar gölgesinde, rüzgarla savrulan yaprak gibi, kalbimizin sessizliğinde oturur...🤍