Kayıtlar

Aralık, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Şiirimsi..

Kimse bilmiyor, Kimse duymuyor, Sesler kayboluyor arka sokaklarda. Yalnızca zaman susuyor, Bir köşe başında. Bir kavga, bir zafer, Ve her şeyin ardında O çoktan unutulmuş bir isim. Hangi yüzyılda, hangi zamanda Bir insan yaşadı, Kimse hatırlamıyor...
Fakat, bu köşe, kimseyi almaz içine, kimse burada durmaz; çünkü kimse bu zamana ait olmak istemez...

Geleceğe Dair...

Gözlerim ufka daldığında, geleceğin ne getireceğini merak etmiyorum. Çünkü biliyorum ki, her şey kaderin elindedir. Kader neyi yazarsa, o olur. Ama buna teslim olmanın anlamı, sadece pasif bir bekleyişte olmak değil; sorumluluklarımızı yerine getirerek, her an Allah’ın izniyle hareket etmektir. Başarı, sadece sonuç değil, bu yolda verdiğimiz mücadeledir...
Bazen diyorum ki, belki de her şeyin anlamı bu kadar basit olmalı. Bir adım, bir "evet" ya da "hayır". Ama her "evet"in ardından, bir gufran bekleyen ruhum yine aynı soruları soruyor...

Şiirimsi..

Sabahın gülü gözlerimdeki karanlığı silerken, Bir şebi, bir geceyi daha içimde yaşarken, Yavaşça gözlerimi açarım, Ve dünya, bana hep aynı soruyu sorar: "Ne zaman uyanacaksın?" O an anlarım ki, İçimde bir zühre vardır, Ama gizlenir her gece, Ve ben, bir rüya gibi, Bir zamanın ardında kaybolurum...
Niye bu kadar bağlıyım ki her şeyin bir anlamı olması gerektiğine..? Bir şeyler anlamsız da olmaz mı..?
Hak geçit vermezse derman derde nasıl ulaşırdı ki...?
Her zorluk, bir düşüş gibi gözükse de, aslında yükselmeye giden bir basamaktır. Birçok zaman gösterişli anlar, yavaş yavaş kaybolan, mühim anların peşinden gelir...
Bazen... bazen sadece birinin "her şey yoluna girecek" demesini isterdim Eftalya.. Ama... kimse demedi. Ya da belki ben duymak istemedim...

Dış Görünüşün Kölesi Olmuşsunuz

Günümüzün dünyasında, dış görünüş bir kimlik haline gelmiş; adeta bir maskara. İnsanlar, ruhlarını bir kenara bırakıp bedenlerini sürekli mükemmelleştirmeye odaklanıyorlar. Oysa, bir beden sadece bir geçiş yoludur, bir içsel dünyayı yansıtan dışsal bir kabuk. İçindeki varoluş, seni sen yapan şeydir; ama bu gerçeği unutmuş gibisin, değil mi? Her gün aynaya bakarken ne kadar güzelleştiğini, vücudunun nasıl şekillendiğini görmek istiyorsun. Fakat gerçek güzellik, buna odaklanarak kaybolduğunda, yavaşça kaybolan şey senin özündür... Sosyal medya, toplumsal beklentiler, dergiler, televizyonlar ve her şey... Bunların hepsi seni dış görünüşüne tutsak etmek için var. Daha ince, daha güçlü, daha genç, daha kusursuz olmalısın. Ancak bu bitmeyen bir koşu, çünkü hiçbir zaman “yeterince” olamayacaksın. Her hedef, başka bir hedefi doğurur. Her “mükemmel” hal, bir başka eksiklik hissine yer açar. Dış görünüşüne tapan bu toplum, birer yansıma olmaktan öteye geçemediğini unutturuyor sana. Bir anlık güz...
Kimse gerçekten seni anlamak zorunda değil. Bazen, seninle aynı dili konuşmayanlar, yalnızca seni kendi anlam dünyalarında ararlar..
Evet, hissettiklerini bildiğimi sanıyorsun, ama o kadar derine inmedik ki? Belki de sen... sadece çok korkuyorsun. Korkuyorsun ya... birinin seni gerçekten anlamasından. Ya da belki de anlamalarını istemiyorsun...
Saygı görmek için başkalarının hoşuna gitmeye çalışmak, ne kadar saçma ve acınası...

Şiirimsi...

Bir yel esti gönlümden, savurdu beni, Düşlerimden öteye, gitmek isterim. Yollar uzun, taşlı, dikenli geçit, Ama ben hep o yola düşmek isterim. Gözlerimde kaybolan eski günler, Birbirini arar, o sevgili izler. Her adımda biraz daha tükenirim, Ama yavaşça da olsa, yürümek isterim. Gönlümde sevda, yüreğimde yangın, Bir aşkı ararım, her yanda bir sancı. Huzur, yorgun adımlarda gelir belki, Bir umutla, bir hevesle beklemek isterim. Gözlerim dertli, gönlümde incitilmiş, Bir zamanlar sevdiklerim, şimdi silinmiş. Ne geçmişi unuturum ne de sevdiklerimi, Ama yeni bir dostluk kurmak isterim. Her türküde ben varım, her şiirde ben, Her sözcükte, her duyguda izim sen. Bir yel gibi rüzgarla savrulsam da, Köklerimle kalmak, bir çiçek olmak isterim...
(O benim ruhumun ruhu derdi...) Bu hesaplaşacağı günü sabırla bekleyenlerin hikâyesi....🇵🇸
Çünkü sen, o acı verici yorgunluk içinde bile, her zaman sevebilirsin...
Benim olan beni bulur... Başıboş muyum ki endişe edeyim...?
Anlatmak değil mesele, anlaşılmamak. İnsan, kendi iç dünyasının derinliklerine daldığında, bu dünya ne kadar genişse, sesinin yankılandığı boşluklar o kadar yalıtılmış olur. Kelimeler, ne kadar samimi, ne kadar içten olursa olsun, bir noktada anlamdan yabancılaşır, ya da insanın derinliklerine ulaşmaktan aciz kalır. Her bir kelime, bir parça gönülden çıkar, fakat kime ulaşır? Kim duyar onu? Kim anlayabilir ki?..
Ya da belki, suskunluğunun derinliğinde, acıyı dillendiremeyen bir söz mü vardı..?

Sâyende...

Özür dilerim Allah'ım, bazen kontrolün bende olmadığını unutuyorum. Hayatın akışında sürüklenirken, her şeyin benim elimde olduğunu sanıyorum. Oysa senin planların, zamanın ve sabrın, benimkilerden çok daha büyük. İçimdeki huzursuzluğu, belirsizliği, kaybolmuşluğu hissettiğimde, seni unuttuğumu fark ediyorum. Her şeyin anlamını, yönünü ve zamanını sadece Sen biliyorsun. Ama ben, her adımda her kararımda senin yerine geçmeye çalışıyorum. Sanki her şeyin kontrolünü elinde tutmalıymışım gibi, her şeyin mükemmel olması gerektiğini düşünüyorum. Ama fark ediyorum ki, bu ben değilim. Bu, bir yorgunluk, bir telaş. Bazen, sana teslim olmanın aslında en büyük gücüm olduğunu unutuyorum. Oysa her şey Senin takdirinde oluyor, her şey seninle bir anlam taşıyor..Çoğu zaman mülkü sana teslim etmeyi unutuyorum... Yükümü gemiye bırakmayı unutuyorum..Kendime zulmetmemem gerektiğini unutuyorum... Özür dilerim Allah’ım, bazen yalnızca kendi aklımı ve düşüncelerimi dinliyorum. Halbuki senin sesin daha d...

Şiirimsi..

Mazi, bir kuytuda bekleyen eski bir hüzün gibi, Gönlümde anılardan bir devrin gölgesi. Her anı, bir zamanın yankısı, Ve her yankı, bir kaybolmuş sevdanın sesi. Gör ki, geçmiş, bir nehir gibi akar, Yalnızca izleri kalır, suyu silinir, Her anı bir yel gibi savrulur. Ey mazinin arif gönlü, sen ki benden uzağa düşen yılları tutarsın, Bende her şey seninle eski, her şey seninle kırık. Harflerin gölgesinde, sararmış bir hâtıra gibi, Efsus olmuş yollar, düşlere hapsolmuş bakışlar… Her adımda bir zaman, her zaman bir kayıp, Ve ben kaybolan her zamanla büyürüm. Her düşünce, bir felsefe değil, Bir aşkın ellerinde hapsolmuş bir sözdür. Bilir misin, geçmişin derin kuytularında Bir kimlik var, ama kimse hatırlamaz. Ve her unutulan, bir masumiyettir, Her hatırlanan ise, yavaşça yitirilen bir sevdaya dönüşür. Ey yıllar, siz ki bana ait olsanız da, Beni sadece yoklukla sarmışsınız. Ne vardır ki mazide, Bir bakış, bir gülüş, Bir de ben, o eski ben, Ama ne kadar kaybolsam da, Bir başka ben daha vardır, ...
Sevgi mükemmellik arayışı değil.. Samimiyetle birbirini anlamaktır.. Olduğu gibi, neyse o...
Rüzgârın nazlı nazlı estiği bu vakitte, içimde bir huzur var ki tarif edilemez. Günün ilk ışıkları, ruhumda bir nevî şebnem gibi düşüp, her şeyi tazeleyip yeniliyor. Her şeyin asaleti, her şeyin tevazusu… Bütün alemler sükûnet içinde.
Birbirimize dürüst olmazsak, Üzüntü ve sevinçlerimizin ne anlamı kalır..?
Bazen sözlerimiz, bazen sessizliğimiz, bazen de en saf niyetlerle söylediklerimiz, karşıdaki insanda büyük bir boşluk bırakabiliyor. Bu boşluk, zamanla birikiyor, büyüyor ve sonunda bir kırık kalbin yankıları olarak geri dönüyor. Ama ya biz? Sizi bilmem ama ben birinin kalbini kırınca, çok utanıyorum kendimden...
Her adım, her nefes, bir vuslatı hayal etmekle dolu; fakat bilirim ki, her şeyin en hayırlısı, kaderin kudretindedir...🖤
Yüreği yeşertecek hediyelerim var; her biri bir umut, bir gülüş, bir kalp dokunuşu gibi... bazıları kalbinde açan çiçekler, bazıları ise gözlerinde parlayan yıldızlar gibi olacak.. Bugün Rabbim yüreğimi yeşertti seninle❤️ Yeni yaşımın en güzel hediyesi... İyiki doğdun meleğim...🌼 İyiki doğduk..💞