Güzel Bakmak Üzerine Bir Hâlce Düşünce..✨

Bazen kendi kendime sorarım: Acaba gördüğüm şeyler mi çirkin, yoksa ben mi güzel bakmayı unuttum? Zira insanın gözü neyle doluysa, nazarı da ona meyli olur. Kalbimde gam varsa, bahar dalı da bana kederli görünür; içim ferahsa, kuru bir taşın üstünde bile nebat yeşerir gibi gelir.

Ne vakit içim sıkılsa, kendime şöyle derim:
"Ey gönlüm… Belki de çirkin olan dünya değil, senin bakışındır. Temizle şu gözünün perdesini. Yıka kalbini biraz sabırla, biraz şükürle. Bak, o zaman ne güzel görünür her şey."

Zira nazar, yalnızca gözden ibaret değildir. Kalpten süzülür bakışlar. Kalbi bulanık olanın nazarı da puslu olur. İnsan, kendi iç âleminden sızanı dışa taşır. Bu yüzden önce içeride güzeli bulmalı ki dışarıya da güzel akabilesin.

Ben bazen bir çocuğun gülüşünde huzur buluyorum; bazen sokakta yürüyen yaşlı bir amcanın bastonuna tutunuşunda. Her şeyde bir hikmet var aslında; lakin görmek için acele etmemek, dikkatle bakmak lâzım. Ve belki de en mühimi: güzel görmek niyetinde olmak...

Şunu fark ettim: Güzel baktıkça güzellik çoğalıyor.
Birine iyi niyetle yaklaştığımda, o da kendini daha iyi hissediyor. Bazen yalnızca bir tebessüm, bir selâm, bir "nasılsın" sözü koca bir yürek ağrısını hafifletebiliyor. İnsan güzel görünce, güzel konuşuyor. Güzel konuşunca, güzel davranıyor. Ve bu hâl, dalga dalga etrafa yayılıyor.

Ama ne zaman ki kalbim bulanıyor, hemen dilim de sertleşiyor, gözüm de kusur arıyor. O vakit kendime yine hatırlatıyorum: "Nazarı güzelleştirmek lâzım. Kalbini temizle, sonra yeniden bak…"

Çünkü dünya, hep aynı dünya. Değişen, bakanın niyeti.

> Bugün kendime sözüm olsun: Ne olursa olsun, güzel bakmaya gayret edeceğim…✨

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İLK HEYECAN DENEBİLİR Mİ

Kandan Put Yapanlar

Bir Emanet Gibi...

Bir Zerre Tefekkür..💌

Hâmuşân..

Vefânın Sükût Edemeyen Lisanı..