Bir yorgunluk işte, nasıl anlatayım..
Kayıtlar
Kandan Put Yapanlar
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
İnsan, çamurla nefes arasındaki sırdır. Ne toprak tam anlamıyla onu tutar, ne de gök tastamam kabul eder. Fakat ne zaman ki kendi çehresini aynada aramaktan vazgeçip, başkasının yüzünü baltayla oymaya kalkar, işte o vakit insan olmaktan çıkar, suret olur, heykel olur; kandan put yapar. Irkçılık… Bir akıl tutulması değil bu; bir vicdan iflası, bir ruh intiharı. Bir damla kanda bin yalan arayanların, aynı çamurdan yaratılmış kardeşlerine cellatlık taslaması. Ey ırkçılıkla yücelen aldanmış zihin! Senin kudret sandığın şey, mezar taşına kazınacak bir isimden öte değil. İnsanı, et renginden üstün bilen anlayış; kalbin rengini hiç mi düşünmedi? Biz ki bir anne duasının gölgesinde büyümüş milletiz. Biz ki bağrında Yunus’u, Mevlânâ’yı, Hacı Bektaş’ı barındırmış, taşla geleni gül ile karşılamış bir medeniyetin çocuklarıyız. Sen hangi cehennemden doğurdun bu ayrılığı? Irkçılık; merhametin boğazlandığı, adaletin kelepçelendiği yerdir. Orada fikir değil, kin konuşur. Orada insan değil, kabile yaşa...
Biraz İçsel
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Bazen her şeyden çekilir gibiydi. Ne darılır, ne küser, ne de bir şey talep ederdi. Sanki dünya, omuzlarından kayıp gitsin diye azıcık eğilmişti… Ama o hâl, yılgınlıktan değil; yorulmuş bir kalbin tevekkül hâliydi.Kimi zaman sabah ezanıyla uyanır, yastığından değil, gafletinden doğrulurdu. Bazen bir duada kendini bulur, bazen bir ayetin kenarına kalbini bırakırdı. Çünkü biliyordu: Her arayış, aslında Allah'a duyulan özlemin farklı bir dilde ifadesiydi. Kimseye anlatmazdı hâlini. Çünkü artık insanın duymasından çok, Allah’ın bilmesi yeterdi. Kalbiyle konuşurdu; gözyaşıyla dua eder, sabırla susardı.
Bir Emanet Gibi...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Zaman, artık eskisi gibi akmıyor. Eskiden bir ırmak idi; derinden çağlar, içini arındırırdı insanın. Şimdi ise gürültülü bir sel misali, ne önüne kattığını bilir ne de ardında ne bıraktığını. Bu çağ… ne hazin ki ruhu incitiyor, kalbi köreltiyor. Ve ben diyorum ki: En büyük mesele, bu çağın içinden temiz çıkabilmektir. İnsan, evvel zamanlarda kalbini pusula kılar, gönlünün izinden yürürdü. Lâkin şimdi akıl çok, hikmet az. Ses çok, sükût yok. Kalabalık çok, yoldaşlık yok. Herkes bir yerlere yetişmekte, amma kimse kendine varamamaktadır. Nefis, her köşe başında bir pusu kurmuş; insan, kendinden bihaber geçip gitmektedir ömrün içinden. Şimdi sorarım kendime, "Temiz çıkmak" ne demektir bu hengâmeden? Belki de kalbinin sesini bastıran gürültüye rağmen susmamak demektir. Belki de el uzatıldığında yüreğini çekip almamak. Harama göz dikmemek, zulme göz yummamak. Kalbini zırh kılmak nefsin oklarına karşı. Temiz kalmak… yani kirletmemek vicdanı menfaat uğruna. Herkesin kendine döndüğü b...
Tesettür-i Nisvân: İffet ve Hicâbın Lisan-ı Hâli
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Zamanın hengâmesiyle şekil değiştirse de, hakîkî mânâsından taviz vermeyen nâzenin bir ziynet misâlidir tesettür… O, yalnızca bir libâs değil; vakarın, edebin, haya ve izzetin lisân-ı hâlidir. Tesettür, kadîmden beri hem kalbi hem bedeni bir örtüye bürür; nazarı kendinden çevirir, gönlü Mevlâ’ya yöneltir. Bugün dahi bu asîl örtünüş, modern çağın fırtınalarına rağmen dimdik ayakta… Zîrâ tesettür, nefsin hoyratlığını terbiye eder, fânî güzelliklerin ötesinde bir duruluk arz eder. Tesettürlü bir hanımın yürüyüşünde, gözlerini yere indirişinde, konuşurken ölçüsünde öyle bir zarâfet vardır ki; insan farkına varmadan gönlünde bir serinlik hisseder.Şimdilerde kimi zaman modaya kurban edilse de, sâde ve rûhânî tesettür anlayışı hâlâ bâkîdir. Renklerin sadeliğinde, kumaşın dökümlü hâlinde, kalbin huzurunu gözeten bir incelik yatar. Her adımda, "Ben nefsime değil, Rabbime aitim" dercesine bir eda taşır. Ey hanım! Bil ki, tesettür senin boynuna bir zincir değil, başına konmuş taçtır. O ...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Bugünün özgürlük anlayışı, giyinmeyi bireysel bir başkaldırıya çevirdi. “Kime ne, istersem öyle giyinirim” deniyor ama unutulan bir şey var: Toplum dediğimiz şey sadece “ben”lerden ibaret değil, “biz”le anlam kazanır. Toplumun ortak değerlerine saygı gösterilmediği sürece, bu özgürlük değil, düpedüz başıbozukluktur. Hele ki bu anlayış, genç yaşta bireylere dayatıldığında, sadece görgüsüzlük değil, aynı zamanda yönsüzlük de ortaya çıkıyor. Sonuç olarak, günümüzün özgürlük anlayışı,büyük bir yozlaşmaya neden oluyor.Özgürlük, kişinin hem kendine hem de topluma karşı sorumluluk taşıdığı bir alandır. Giyinme adabı da bu sorumluluğun en görünür halidir. Bu yüzden özgürlük adına her şey mubah değildir. Unutulmamalıdır ki, özgürlük saygıyla başlar.
🍂
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Bazen öylece dururdu… Sanki dünya onun etrafında sessizce geçip giderken, o hiçbir şeye meyletmezdi. Zâhirde umursamaz görünse de, bâtınında nice fırtınalarla baş başaydı. Ne bir şikâyet işitilirdi dudaklarından, ne de gözyaşı dökerdi alelâde… Zira o, kalbini kendi içinde gömmeye alışmıştı. İçinde kırılan her şeyin sesini, dışına taşırmamak için yeminli gibiydi...
Bir İç Dökümü...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Her ne yana bakarsam bakayım, gözüm hep aynı manzaraya çarpar: Maske-içre simalar, kelâmında riya, tebessümünde sahte bir cilve taşıyan insanlar... Gönülden değil, alışkanlıktan yahut mecburiyetten gülümseyen dudaklar... Ve işte, hakikatin kaybolduğu bir devrin tam ortasındayız. Her kişi bir yalanın gölgesinde yaşıyor sanki. “İyiyim” derken ruhu paramparça, “Umurumda değil” derken içten içe yanan bir yürek... Hülasa, her söz bir suret, her niyetin üstü bir cilâ... Kalplerde ne varsa saklanır olmuş, diller yalnızca rızaya uygun düşeni fısıldar olmuş. Samimiyet mi? O da bir nevi gösteriye dönmüş. İnsanlar “samimîyim” dedikçe daha da yabancılaşıyor kendilerine. Birbirine içtenmiş gibi tebessüm eden nice kişi, ardında en büyük kırgınlıkları, rekabeti ve gizli hesapları taşımakta. Hakikat, bugün yerini en çok rağbet gören yalana terk etti. İçimi bir garip keder sarar vakit zaman. Kendime sorarım: “Ben de mi onlardan oldum? Ben de mi sustum hakikati, sırf uyum sağlayayım diye?” Zira insan, b...
Bir Davam Olmalı..🇵🇸
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Bazen düşünmekten uyuyamıyorum. Öyle ki elimden geleni yaptığım halde hala bir şeyler eksik gibi hissediyorum"Bu kadar olmamalı" diyorum kendime "bu kadarla sınırlı olamazsın"..Sizi bilmem ama bana yetmiyor yaptıklarım, yapılanlar.. Ben bu satırları kaleme alırken, gözlerimin önünde bir çocuk belirir: ayağında ayakkabısı yok, ama gözlerinde yıldızlar var. Bilirim ki, o yıldızlar bize düşen sorumluluğu hatırlatır. O yıldızlar der ki: “Ey insan! Bizi unutma, zira unutan insanlığını yitirir.” Şunu bilirim ve yüreğime nakşederim: Zulmün hükmü geçicidir, lâkin adaletin ve sabrın hükmü bâkîdir. Ve bir gün… Evet, bir gün Gazze yeniden şenlenecek. Çocuklar sokaklarda gülüşecek, analar evlâtlarına korkusuz sarılacak. O vakte dek... Biz susmayacağız. Biz unutmayacağız. Biz Gazze’nin yanında, dimdik duracağız.🤲🏻🇵🇸
Bir Gönül Duâsı🇵🇸
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yâ Rabbel âlemîn, Gönüllerimizi senin rahmetinle serinlet. Gazze-i mazlûmeye nusretini indir. Evinden olmuş garîb kullarını rahmetinle sar. Korkuyu al, yerine sekînet indir. Yetimi kucaksız bırakma, anneyi evlatsız, babayı çaresiz etme. Yâ Kahhâr, yâ Adl, Zulme karşı senin adaletine sığınıyoruz. Suskun diller dile gelsin, uykuda olan kalbler uyanışla titresin. Bâtılı bâtıl bilip terk edenlerden, hakkı hak bilip sarılanlardan eyle bizleri. Yâ Latîf, yâ Vedûd, Kardeşliğimizi sahih, duâmızı derin kıl. Gazze’nin üzerine rahmet yağdır, yetimlerini meleklerin kanadında taşı, ve her zulumün sonunda bir fetih müjdele. Bayramı bayram eyle Gazze’ye. O’nun hakkını, lâyık olduğu izzeti sen ver. Âmîn🤲🏻🇵🇸
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Ben gösterişli amellerin değil, gizli sevdaların insanı olmak istiyorum. Bir tesbih tanesi gibi sabırla, bir secde gibi sessizce… İstemem insanların övgüsünü, gözlerinin takdirini. Kalbimle hatırlanmak istiyorum; saf, temiz ve yalnızca Sana ait bir sevdayla.. Gösterişsiz, sessiz, samimi… Sen bil, o yeter bana..
Sükûtun Gölgesinde Buldum Kendimi..
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Ben ki aşkın pervânesi, gönlün seyrânîyim... Ne yandım şikâyet ettim, ne üşüdüm serzenişle, Zîrâ bildim ki her hâl, Hakk’ın bir nazarıdır. Göründüğü gam, özünde devâdır. Nice gece, gözüm göğe kilitli, Sükûtun ipeğiyle sarındım. Bir nida beklemedim semâdan, Zira bilirim, Rabbim sessizlikle konuşur. Dünyânın gürültüsü sustuğunda, Kalbimde bir ince hikmet işitirim: “Ey cân, tevekkülde sır, sabırda nur gizlidir.” Her kırılış, bir uyanıştır; Her bekleyiş, vuslata bir adımdır. Şikâyetim yok, Zîrâ kalbim hâlinden razı. Giden gitsin, kalan Hakk’tan ise bâkîdir. Ben, varlığı eşyada değil, Bir tebessümde, bir duâda, bir secdede bulurum. Şimdi susarım, Zira sükût, kelâmdan üstündür bazen. Dilim susar, kalbim zikreder: “Yâ Sabûr, Yâ Vedûd, Yâ Hû…”