Ey canım, Sükûnetle dinle şimdi kalbini… Yaralı düşlerin, kırık hayallerin içinde açan nazenin bir gonca gibi sabretmektesin. Her bir sancı, her bir hasret, seni seni yapan kıymetli taşlardır. Hepsiyle ağır ağır ördün varlığının o nadide kubbesini; her harcında Rabbimin hikmeti saklıdır. Unutma ki, asıl büyüklük sabırda, tevekkülde gizlidir. Ne çok defa yıkıldın, ne çok defa Rabbine yönelip dua ettin. Bu dünyanın çetinliği değil mi seni böyle kavi kılan? Ve işte o kavi duruşun içinde saklı o eşsiz teslimiyet… Kalbini keder değil, Allah’ın rahmetiyle sarmala. Çünkü en gerçek dost, sana merhamet eden Rabbin ve senin kendin olmandır. Gözyaşların, O’nun hikmetiyle anlam bulur; yorgunluğun, O’nun inayetinin müjdecisidir. Bugün, hiç kimseye anlatamadığın o sessiz çığlıklar arasında, kendi kendine bir ferman ver: “Kendi yolumda, Allah’ın izniyle yürümeye devam edeceğim. Düşsem de kalkacağım, yorulsam da O’na teslim olacağım. Çünkü ben, kendi kahrımdan doğan bir kahraman değilim; O’nun rahmeti...
Kayıtlar
Biraz İçsel...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
İçimdeki o ağır hisse odaklanmaya çalışıyorum, ama sanki bir şeyler bana kaçmak için yalvarıyor. Hangi yönümü görsem, başka bir yönümde bir eksiklik var. Bir yere varamıyorum. Huzur, bir zamanlar kolayca bulduğum bir şeyken şimdi her köşe başında kayboluyor. Bu yorgunluk, aslında kendimle savaşımdan başka bir şey değil gibi. Belki de hayatımı çok fazla dışarıdan şekillendirmeye çalıştım; oysa içimdeki sesleri, gerçek isteklerimi duymaya cesaret edemedim. Şimdi, bir arada olmam gereken duygularım, düşüncelerim ve ben, her birimiz başka bir yerdeyiz. Ruhumun bu kadar boş ve karışık olması, bana kendi kimliğimi hatırlatmaya çalışan bir sinyal belki de. Ve ben, sadece durup bu yorgunluğu kabul etmek istiyorum. Kabullenmek, bütün bu karmaşayı, karanlık duyguları... Belki de yorgunluğumun tek ilacı, gerçekten dinlenmek, ruhumu yeniden inşa etmek ve kaybolan yönlerimi geri bulmak olacak. Ama bu yolculuk zor. Çünkü kim olduğumu, gerçekten kim olmak istediğimi hatırlamak, yıllardır kaybettiğim ...
Tebrikler..Bir Yaş Daha Parladın✨
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Ey cancağızım, sırdaşım, dert ortağım, Birlikte büyüdüğümüz, güldüğümüz, ağladığımız her an için sana minnettarım. Bugün senin dünyaya teşrîf eylediğin mübârek gündür. Zirâ senin varlığın, bu fânî âlemde benim için en kıymetli nîmetlerden biridir. Sen ki dostluğun lisânı olmuşsun, Bir tebessümünle gamı unutturur, bir kelâmınla ruhu huzûra erdirirsin. Vefân, sadâkatinle bir başka âlemdir; muhabbetin ise candan içeri, gönülden ötedir. Yüce gönüllüm,narin huylum.. Zamanın hoyrat ellerine rağmen nezâketinden bir zerre kaybetmeyen çocuksu yanım.. Bugün bir yaş daha parladın birlikte büyüyor olmanın güzelliğini kime nasıl anlatayım...Seni dost bildiğim için ziyâdesiyle mesrûrum. Bugün, senin hâtırınadır bu kelâmlar. Nice baharlar görsün ömrün, nice mevsimler çiçeklenerek adını ansın. Her yeni yaşın, sana hikmet getirsin, kalbini ferah kılsın, yoluna nûr döşesin. Dilerim ki Rabbim, sana gül yüzlü sabahlar sunsun, Geceler ise seni yıldızlarla sarıp, huzurla uyandırsın. Her düşün hakîkate erişs...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Konuşuyordum da… Gözlerimle, kalemimle, geceleri yastığıma anlattıklarımla. Her sustuğum an, bir başka şekilde ifade buluyordu. Sözler boğazımda düğümlendiğinde, düşüncelerim parmak uçlarımdan dökülüyordu kâğıtlara. Konuşmak, sadece sesle olmazdı zaten. Bazı cümleler vardı ki sessizliğin içinden daha gür yankılanırdı.
Biraz İçsel..
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Gecenin bir yarısı,balkonda oturuyorum öyle.. Yağmur damlalarının melodik sesiyle birlikte, yüzümü okşayan rüzgar eşlik ediyor bana..Hissiz desem değilim ama hissetmek için de yorgun bir halet üzerimde sanki... Tahammülü olmayan bu çağa yeni bir insan daha mı kazandırıyorum yoksa..Mutsuz değilim,olmam için de bir sebep yok..Ama mutlu da hissetmiyorum, nedenini de hiç merak edecek mecalim yok.. Öyle olması gerekiyor diyip kendimi kendi haline bıraktım... Üzerinde düşündüğüm şeylerin vücuduma oldukça zarar verdiğinin farkındayım..Ve bu düşünceler benimle alakalı bile değil..Ve bunun en üzücü yanı ne biliyor musun..Umursadığın yerden umursanmıyor olmak.. Bazen sadece durmaya ihtiyacım var gibi hissediyorum.. Çünkü insan gerçekten bazen sadece durmalı. Şımarıklık ediyorum sanıyorlar,lakin en heves ettiğim yerden hevessizleştirildiğimi bilmiyorlar.. Bıraktım artık sansınlar....
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Mazi, geçmişin yorgun değil, dingin halidir. Orada zaman daha yavaş akar; sesler daha naziktir, renkler daha pastel. Her şey biraz daha yumuşak, biraz daha içe dokunur bir tondadır. Belki de bu yüzden insan, kimi anlarda şimdiye sığamaz, geçmişe sığınmak ister. Çünkü orada, kalbin unutmamak için tuttuğu bir sıcaklık vardır. Bugünün telaşından kaçtığımda, o saklı bahçeye sığınıyorum ben. Sessizce, geçmişin zarif yollarında yürüyorum.
Ve Sonra Bir Teselli Gelir Kalbine.."Senin Rabb'in Unutkan Değildir.."🇵🇸🤲🏻
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Çaresizliğim içinde boğuluyorum, Gazze… Ama biliyorum; bu dünya bitince başlayacak olan adalet, Rabbimin huzurunda, teselli gibi sarıyor içimi." Bazı acılar kelimelere sığmaz. İçimde taşıdığım bu sızı da öyle… Ne yazıya dökülür, ne anlatılınca hafifler. Sadece gece sessizliğinde, yastığa dökülen gözyaşlarıyla konuşur. Sessizdir ama çok şey söyler… Her gün yeniden kanıyorsun, Gazze. Her gün, insanlığın öldüğü bir coğrafyada sen, sabrın en ağır sınavını veriyorsun. Bombalar düşerken sen secdeye kapanıyorsun. Çocukların, dualarla sarılıyor annelerinin bedenine… Gözyaşları değil, sabır damlıyor gözlerinden. Ben buradan sadece bakabiliyorum. Ellerim boş, yüreğim dolu. Bazen utançla, bazen acizlikle kıvranıyorum. Ama en çok da Rabbime yöneliyorum. Çünkü biliyorum ki zalimlerin tanımadığı bir Kudret var. Görmedikleri bir Mahkeme, erteledikleri ama kaçamayacakları bir Hesap Günü var. İnsanlığın sustuğu yerde Allah susmaz. Zulmün sürdüğü yerde, adalet gecikse de terk etmez. Bu dünya adalet...
Kandan Put Yapanlar
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
İnsan, çamurla nefes arasındaki sırdır. Ne toprak tam anlamıyla onu tutar, ne de gök tastamam kabul eder. Fakat ne zaman ki kendi çehresini aynada aramaktan vazgeçip, başkasının yüzünü baltayla oymaya kalkar, işte o vakit insan olmaktan çıkar, suret olur, heykel olur; kandan put yapar. Irkçılık… Bir akıl tutulması değil bu; bir vicdan iflası, bir ruh intiharı. Bir damla kanda bin yalan arayanların, aynı çamurdan yaratılmış kardeşlerine cellatlık taslaması. Ey ırkçılıkla yücelen aldanmış zihin! Senin kudret sandığın şey, mezar taşına kazınacak bir isimden öte değil. İnsanı, et renginden üstün bilen anlayış; kalbin rengini hiç mi düşünmedi? Biz ki bir anne duasının gölgesinde büyümüş milletiz. Biz ki bağrında Yunus’u, Mevlânâ’yı, Hacı Bektaş’ı barındırmış, taşla geleni gül ile karşılamış bir medeniyetin çocuklarıyız. Sen hangi cehennemden doğurdun bu ayrılığı? Irkçılık; merhametin boğazlandığı, adaletin kelepçelendiği yerdir. Orada fikir değil, kin konuşur. Orada insan değil, kabile yaşa...
Biraz İçsel
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Bazen her şeyden çekilir gibiydi. Ne darılır, ne küser, ne de bir şey talep ederdi. Sanki dünya, omuzlarından kayıp gitsin diye azıcık eğilmişti… Ama o hâl, yılgınlıktan değil; yorulmuş bir kalbin tevekkül hâliydi.Kimi zaman sabah ezanıyla uyanır, yastığından değil, gafletinden doğrulurdu. Bazen bir duada kendini bulur, bazen bir ayetin kenarına kalbini bırakırdı. Çünkü biliyordu: Her arayış, aslında Allah'a duyulan özlemin farklı bir dilde ifadesiydi. Kimseye anlatmazdı hâlini. Çünkü artık insanın duymasından çok, Allah’ın bilmesi yeterdi. Kalbiyle konuşurdu; gözyaşıyla dua eder, sabırla susardı.
Bir Emanet Gibi...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Zaman, artık eskisi gibi akmıyor. Eskiden bir ırmak idi; derinden çağlar, içini arındırırdı insanın. Şimdi ise gürültülü bir sel misali, ne önüne kattığını bilir ne de ardında ne bıraktığını. Bu çağ… ne hazin ki ruhu incitiyor, kalbi köreltiyor. Ve ben diyorum ki: En büyük mesele, bu çağın içinden temiz çıkabilmektir. İnsan, evvel zamanlarda kalbini pusula kılar, gönlünün izinden yürürdü. Lâkin şimdi akıl çok, hikmet az. Ses çok, sükût yok. Kalabalık çok, yoldaşlık yok. Herkes bir yerlere yetişmekte, amma kimse kendine varamamaktadır. Nefis, her köşe başında bir pusu kurmuş; insan, kendinden bihaber geçip gitmektedir ömrün içinden. Şimdi sorarım kendime, "Temiz çıkmak" ne demektir bu hengâmeden? Belki de kalbinin sesini bastıran gürültüye rağmen susmamak demektir. Belki de el uzatıldığında yüreğini çekip almamak. Harama göz dikmemek, zulme göz yummamak. Kalbini zırh kılmak nefsin oklarına karşı. Temiz kalmak… yani kirletmemek vicdanı menfaat uğruna. Herkesin kendine döndüğü b...
Tesettür-i Nisvân: İffet ve Hicâbın Lisan-ı Hâli
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Zamanın hengâmesiyle şekil değiştirse de, hakîkî mânâsından taviz vermeyen nâzenin bir ziynet misâlidir tesettür… O, yalnızca bir libâs değil; vakarın, edebin, haya ve izzetin lisân-ı hâlidir. Tesettür, kadîmden beri hem kalbi hem bedeni bir örtüye bürür; nazarı kendinden çevirir, gönlü Mevlâ’ya yöneltir. Bugün dahi bu asîl örtünüş, modern çağın fırtınalarına rağmen dimdik ayakta… Zîrâ tesettür, nefsin hoyratlığını terbiye eder, fânî güzelliklerin ötesinde bir duruluk arz eder. Tesettürlü bir hanımın yürüyüşünde, gözlerini yere indirişinde, konuşurken ölçüsünde öyle bir zarâfet vardır ki; insan farkına varmadan gönlünde bir serinlik hisseder.Şimdilerde kimi zaman modaya kurban edilse de, sâde ve rûhânî tesettür anlayışı hâlâ bâkîdir. Renklerin sadeliğinde, kumaşın dökümlü hâlinde, kalbin huzurunu gözeten bir incelik yatar. Her adımda, "Ben nefsime değil, Rabbime aitim" dercesine bir eda taşır. Ey hanım! Bil ki, tesettür senin boynuna bir zincir değil, başına konmuş taçtır. O ...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Bugünün özgürlük anlayışı, giyinmeyi bireysel bir başkaldırıya çevirdi. “Kime ne, istersem öyle giyinirim” deniyor ama unutulan bir şey var: Toplum dediğimiz şey sadece “ben”lerden ibaret değil, “biz”le anlam kazanır. Toplumun ortak değerlerine saygı gösterilmediği sürece, bu özgürlük değil, düpedüz başıbozukluktur. Hele ki bu anlayış, genç yaşta bireylere dayatıldığında, sadece görgüsüzlük değil, aynı zamanda yönsüzlük de ortaya çıkıyor. Sonuç olarak, günümüzün özgürlük anlayışı,büyük bir yozlaşmaya neden oluyor.Özgürlük, kişinin hem kendine hem de topluma karşı sorumluluk taşıdığı bir alandır. Giyinme adabı da bu sorumluluğun en görünür halidir. Bu yüzden özgürlük adına her şey mubah değildir. Unutulmamalıdır ki, özgürlük saygıyla başlar.
🍂
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Bazen öylece dururdu… Sanki dünya onun etrafında sessizce geçip giderken, o hiçbir şeye meyletmezdi. Zâhirde umursamaz görünse de, bâtınında nice fırtınalarla baş başaydı. Ne bir şikâyet işitilirdi dudaklarından, ne de gözyaşı dökerdi alelâde… Zira o, kalbini kendi içinde gömmeye alışmıştı. İçinde kırılan her şeyin sesini, dışına taşırmamak için yeminli gibiydi...